20 Mart 2013 Çarşamba

senin için her şeyle herkesle savaşırım ama seninle savaşamıyorum...

her şey buluşuyor bir yerde. herkes kavuşuyor. en uzak yolların bile kesiştiği bir yerler var. en yabancı seslerin bile tanıdık geldiği bir an. akreple yelkovan bile buluşuyor bir yerde. en karanlık gecenin payına bile bir damla ışık düşüyor. kar altında kentler bile güneşe doyuyor. ve adı yalnızlık olan bütün şiirler birilerinin ezberinde. bir bana sen düşmüyorsun. 

sen yasaksın anladım. benim bütün yasaklara saygım sonsuz, hepsine. ama buna değil, buna değil. sen herkese olabilir bana mümkünü yoksun anladım. ele çözünürlüğü çok bana yoksun. yüzün hatırımda herkesin hatırından daha az, sesin içime hiç dolmadı. ümidin kumdan bir kale gibi ilk rüzgarda dağıldı. kurudu sandığım bütün çiçekler büyüdü, tek aşkın çürüdü iklimlerimde. sen yasaksın anladım. benim bin çeşit yasağa saygım var.

ama buna değil.

sen güneş kokulu, sen yeni bir masala başlamanın sevinci, sen onlara anlamlı bir bana karışıksın. kördüğümsün sen bana. sen denizsin. ben uzaktan hayran bakışlarla seni seyreden bulut. sen denizsin. elimin kıyısında duruyorsun hemen ama nasıl desem... koca bir dalgakıran kesiyor sihirli maviliğini. aramızda sonsuz bir dağ gibi büyüyor zaman. ben sana baktıkça üşüyorum. sen denizsin. beni sessizliğin böyle ağır üşütüyor. ben senin sessizliğini konuşamıyorum. sen denizsin. gönlünün çetrefilli yollarında biten isyan çiçeklerine dokunamıyor ellerim. sen denizsin. ben toprağın çocuğuyum. ben sana dokunamıyorum. ben sana dokunabilsem toprak olmuyorum. ben sana dokunabilsem çamur oluyorum. sen denizsin. ben seni sadece seyredebiliyorum. uzaktan. hayran hayran.

her şey buluşuyor bir yerlerde her şey. dağ bile dağa kavuşuyor artık. insan insana zaten. tabiat yağmura doyuyor, toprak yeşile. bahar güneşe doyuyor çiçekler suya. her şey kavuşuyor sevdiğine bir yerde. en umutsuz aşkların bile oluru oluyor, en karanlık gecelerin bile sabahı var. çöllerin bile payına yağmur düşüyor. ve en bitti denen yerlerden yine başlıyor. bir bana sen düşmüyorsun.

susmasan. döksen ne var ne yok o kalbin, o dilsiz dört duvarın içinde. dağılsa hüznünün dumanları. yabancılığın yırtılıp açılsa. susmasan tanrı'm... kelimelerin ayaklansa bir şeyler söylese bana. böyle dalıp dalıp gitmesen uzağa. böyle inandırmasan kendine. susmasan kussan bildik bilmedik ne varsa içinde. beni sessizliğin böyle ağır üşütüyor. bir bana söylemeyişin. 

ben senin sessizliğini konuşamıyorum... konuşamıyorum...

nefret ediyorum insanlardan. boğuluyorum egzozların orta yerinde. kalabalık caddeler, tekil umutlar arasında, gönlümün ağır yarasında, hasretin bitmez sırasında ellerini tutmak istiyorum. sana şiirler yazıyorum ben, şarkılar adıyorum içimden. sende korunmak istiyorum yalanlardan, içimizden süzülüp boynumuza dolanan yılanlardan. sana ulaşmak istiyorum. oysaki sen yoksun bile.

sızlıyorsun sol tarafımda. haritalarda rengin yok, rehberlerde adın. sen bende hiç olmadın. çöl çiçeklerini benzetiyorum sana. o kalpsiz çöl çiçeklerini. ben sana çok koştum. çok düştüm. çok kanadım. kalktım yine koştum. yine düştüm. yine kanadım. yine kalktım yine koştum yine düştüm yine kanadım.

artık koşmam. sen sevgiler yabancısı küçük bir kız, ilk yenilmem daha hiç savaşmadan. çığlığı yarım bırakılan müthiş acım. yeşermeyen bahçem. vazgeçişim. dökecek kanım kalmadı artık koşmam.

sen yasaksın anladım. sen yanık süt kokusu gibi ince ince sızılayan, bazen ince bellide çay, kör duman. bütün hücrelerimle yaşadığım her anımda tapındığım bir yasaksın sen. elimin ucunda duruyorsun, dokunsam kaybolacaksın. dokunmasam da kayboluyorsun. ve ben seni seviyorum.

hep seviyorum. gemiler tıka basa doluyor o zaman. giden gidene... ben sana boğuldum boğulalı iyot kokusunda yaşamak keder. limanlar hep dolu. dudaklarda kalıvermiş sahipsiz buseler. mendiller suya karışıp gitmiş gözyaşları sicim. ve ben seni seviyorum böyle deli divane oysaki sen yoksun bile.

ben seni sevdim seveli güneşle ışıksız hürriyetle tutuklu yaşıyorum. kayboldum bulunmuyorum bir çivi bile çakamadığım kalbinin efsununda. ben seni sevdim seveli kardelenler gibi ayakta bekliyorum gelişini. hiç gelmeyeceğini bilmiyordum ki. nasıl da uzaksın. nasıl da hercai. nasıl menekşe...

adın aşk. yüzyıldır gördüğüm rüya çocuk başımla. yelkenleri suya indirmiş bir vapur bacasından ayaz tüten. adın aşk. bir kar tanesi burnumun ucuna düşüveren. kısık sesim, kimselere göstermeden dilenen hayasız ellerim, suskun bedenim, sırça yüreğim. adın aşk. sokağın kıdemli yosması. yarınsız evladı anne geçinen beton kaldırımların. benim bitimsiz serzenişim. adın aşk. gitmesinden yorulduğum bol valizli bir yolcu. bir kıtlık mevsimi ruhumun haritasında. an meselesi. adın aşk. hep uzaktan geçen gemi. kanyak kokusu. sokakta dans eden bir ecnebi. kocamış gözleriyle semtin en kovulmuşu. en sevilmişi. en beklenmiş gelmemişi...

yasaksın. anladım dedim anladım. benim bütün yasaklara saygım sonsuz ama buna değil. şaşkınım çünkü. çünkü her şey buluşuyor bir yerde. herkes kavuşuyor. çünkü en uzak yolların bile kesiştiği bir yerler var. en yabancı seslerin bile tanıdık geldiği bir an. akreple yelkovan bile buluşuyor bir yerde çünkü. en karanlık gecenin payına bile bir damla ışık düşüyor. kar altında kentler bile güneşe doyuyor. çünkü adı yalnızlık olan bütün şiirler birilerinin ezberinde. bir bana sen düşmüyorsun.

yapamıyorum. ben senin sessizliğini konuşamıyorum. ben senin sınırlarından aşamıyorum. ben sana ulaşamıyorum. ben kardelen değilim delemiyorum kar kütlelerini. soğuklarında duramıyorum. ben senin sessizliğini konuşamıyorum. 

senin için her şeyle herkesle savaşırım ama seninle savaşamıyorum.


15.03.2013